his yoksunu bir tutulma bu.teneşir,matem,mermer,fatiha..dikildim selamlıyorum dünyayı bir mezarlığın orta yerinde.sayıların birbirine kavuşma arzusu bu konuda karar mekanizması olan düzlemin her zamanki donukluğuyla reddediliyor.zihnim katilleri maktüllerden uzaklaştırmaya çalışırken,iki rakam arasında ,sonsuz sayıda güve,kıyıyı köşeyi didikliyor.benim düşüncemde bir aklanma peşinde değil katiller çoğu zaman.kibirliler.zehri ve küfrü,türlü cambazlıkla koynuna sokuverirler insanın.yetenekliler.
bir cinnet eşiğinde, o mel’un gazeteyi aklımın balkonuna fırlatan çocuğa taş atmak için koşuyorum can havliyle. bilmem kaçıncı sayfa haberleri, ekonomi, bankalar...
oysa çocuk, o gazetenin eflatun sütunlarına sığmayacak kadar geniş ve yüksek.suçsuz.
bana meleklerden bahsedin.uyuyamıyorum.
duvarların,taşların,savaşların gürültüsünden uyuyamıyorum.yahut bir kuyu bulun.yosunsuz bir kuyuya sarkıntın dilimi.hiç bir kervancı susamasın.kuyunun kuru sonsuzluğunda çırpınabilir gevezeliğim.dayanamıyorum.
güvercini tel arkasında görmeye, dağa kükreyen cüceye, dağın boyun büküşüne,çocukların gözlerine yuvalanmış bu, bu...
burada bitsin bu yazı.