31 Mayıs 2011 Salı

temenni


"yalan da olsa çocukluk girilir çıkılmaz bir ırmak olsun, aramızda kalsın..."
i.kılıçarslan

26 Mayıs 2011 Perşembe

çok noktalı


kalbin kurda kafa tutan kuzu inadı..hayır çelişki yok.ağaç gölgelerine meyilli,zulme diş bileyen bir masumiyet, anlatmaya çalıştığım.dünyayı kendimi bildim bileli anlamaya çalışıyorum. yerlere çöp atmazsak bu kirliliğin üstesinden gelebiliriz diye düşünürdüm.çocukluk...almamızı istedikleri bütün önlemler birer oyalama taktiği imiş.üstüne oturup pembe zakkumun yapraklarını kopardığım duvara bakışım değişmişti zakkumun zehirli bir bitki olduğunu öğrendiğimde.ilk hayal kırıklığı..sonra alıştım.kalbin kurda kafa tutan kuzu inadı..hayır çelişki yok.zakkum beni hayal kırıklığına uğrattı diye çiçek sevmekten vazgeçmedim çünkü.

23 Mayıs 2011 Pazartesi

konuşmak meselesi



"Doğruluk niyetle olur, ifade ile değil. Çünkü ifadeler niyetleri örter. Sözler doğru ve yalandan ibarettir. Susmak ise hilesi ve yalanı olmayan bir doğrudur. Bunun için insanlar konuşurken ben hep sustum."
mihail nuayme/arkaş'ın günlüğü

hep özendim.

22 Mayıs 2011 Pazar

..


his yoksunu bir tutulma bu.teneşir,matem,mermer,fatiha..dikildim selamlıyorum dünyayı bir mezarlığın orta yerinde.sayıların birbirine kavuşma arzusu bu konuda karar mekanizması olan düzlemin her zamanki donukluğuyla reddediliyor.zihnim katilleri maktüllerden uzaklaştırmaya çalışırken,iki rakam arasında ,sonsuz sayıda güve,kıyıyı köşeyi didikliyor.benim düşüncemde bir aklanma peşinde değil katiller çoğu zaman.kibirliler.zehri ve küfrü,türlü cambazlıkla koynuna sokuverirler insanın.yetenekliler.
bir cinnet eşiğinde, o mel’un gazeteyi aklımın balkonuna fırlatan çocuğa taş atmak için koşuyorum can havliyle. bilmem kaçıncı sayfa haberleri, ekonomi, bankalar...
oysa çocuk, o gazetenin eflatun sütunlarına sığmayacak kadar geniş ve yüksek.suçsuz.
bana meleklerden bahsedin.uyuyamıyorum.
duvarların,taşların,savaşların gürültüsünden uyuyamıyorum.yahut bir kuyu bulun.yosunsuz bir kuyuya sarkıntın dilimi.hiç bir kervancı susamasın.kuyunun kuru sonsuzluğunda çırpınabilir gevezeliğim.dayanamıyorum.
güvercini tel arkasında görmeye, dağa kükreyen cüceye, dağın boyun büküşüne,çocukların gözlerine yuvalanmış bu, bu...
burada bitsin bu yazı.

19 Mayıs 2011 Perşembe


“anlamaya başlıyorum” dedi küçük prens. “bir çiçek var. sanırım o beni evcilleştirdi.”

“olabilir. dünyada her şey mümkündür.” dedi tilki. 

“ama bu çiçek dünyada değil.”
tilki şaşırmıştı. “başka bir gezegende mi?”
“evet.”

13 Mayıs 2011 Cuma



"ellerimi bahçeye dikiyorum, 

yeşereceğim, biliyorum, biliyorum, biliyorum 

ve kırlangıçlar mürekkepli parmaklarımın çukurunda 
yumurtlayacaklar" 

F.Ferruhzad