24 Mayıs 2012 Perşembe

19 Mayıs 2012 Cumartesi

bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu. hep böyle mi bu?
bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer…
kafatasımın içini, bir küçük huzur adına aynalarla kaplattım, ölü ben’ im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden! paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben. oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir.
niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına,
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına,
niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?
“ öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna. ” bir çocuk demiş.

bir çocuk alıp başını dağa yürümüş. kendine en yakın dağı seçmiş, zira katlanmak mümkün değilmiş artık şehrin içinden geçen yolların karmaşasına. söylenen şiir, ders kitabını kapatıp sınıf kapısına yürümek ve bir daha dönmemek niyetiyle söylenmiş. Çünkü arkasına “öyle güzel” olan için göğüs kafesine yumuşacık dökülecek bir temenni eklenmiş. ya da belki bundan hiç bahsetmemeliydim.