ertelersen,küflenir.
herkes ertelediği kadar küf kokar.bu, kimsenin şaşırmadığı bir kehanettir.koparılmayan,olduğu yerde sararan takvim yaprakları kadar dokunaklıdır.bir ihmalin çiftesiyle yere serilir insan.hayır.bir anda olmaz.böyle değil.
güvelerin özenle katlanmış bir kazağı içerden kemirmesi gibi.ağır ağır.biraz naftalin gerek.rutubetli çekmecelerimizde,kalplerimizde,bir babaanne alışkanlığına ihtiyacı var hepimizin.çünkü acemi modernleriz biz.
çoğunlukla ağaç kovuklarını,çok tüylü tırtılları,peygamber çekirgesini ürkütücü bulan,dişlileri sağlam makinelerle donatılmış bir fabrikada içinden çıktığımız makinelerin azamatine saygı duruşu halinde yaşayan kazazedeleriz.
hangi kaza?hani bize hafızamınız yerini unutturan hatırlamanın iki kutbu arasındaki asma köprünün iplerini kesen ve bizi hangi uca daha yakınsak orada mahsur bırakan kaza.karşıya geçmek de çözüm olmayacak,bize arada olmak gerek.hangi uçta olsak kum saatinin tek bir kısmını görebileceğiz,ya boşalanı ya da dolanı ama sadece birini.ya geçmiş tepesinde oturup geleceği erteleyeceğiz yahut gelecek tepesinde kalıp geçmişi.tek çözüm yeni bir köprü inşa etmektir.bu gelecekten ve geçmişten münezzeh bir ayrıntıdır.yalnız anı kapsar.
ertelersen , küflenir.
dili yoktur anlatamaz.herkes içinin suskunluğu nispetinde tehlikededir.tabaka kalınlaştıkça dış seslere duyarlılık artar. “inşa etmesi gereken köprü”den bihaber geçen her dakika,insanın beş duyusuna aynı anda hücum eden bir mikroptur.
“sağır,dilsiz,kördürler”
ayetin anlattığı bir erteleme tezahürüdür. İmanı erteleyenler.. -Allah esirgesin-devamı ürkütücüdür.
“artık dönemezler"